21 Mayıs 2010 Cuma

GAYRİ MEŞRU İLİŞKİLER: KOLAJ


RAHMİ ÖĞDÜL

13 Mayıs 2010

Kullanım dışı kalmış, birbiriyle ilişkisiz, ayrışık nesnelerin yığıldığı çöplükleri karıştırıp işine yarayacakları seçen, bu nesneleri ayırıp sınıflandıran paçavracı, yakın akrabası flâneur (kent aylağı) ile birlikte modern hayatın kahramanlarından birini oluşturuyordu Baudelaire açısından. Bu sokak çocuklarının gündelik hayattan devşirdikleri nesnelerin, imgelerin soylu sanatın içine sızacağını ve genel olarak sanat ve yazını içerden dönüştürerek onu dışarıya doğru iteceğini öngörmüştü Baudelaire. Çok geçmeden bu sokak çocuklarının sokaklardan topladıkları sıradan nesnelerin, Georges Braque ve Pablo Picasso’nun aracılığıyla, kolaj adı altında resim düzlemine sızdıklarını gördük.

HER ŞEY SANAT!
Kolajın ortaya çıktığı kübizm akımını iki döneme ayırıyor uzmanlar. Analitik kübizm olarak adlandırılan dönemde (1908-1912) Picasso ve Braque’ın nesneleri parçaladıkları, çizgisel perspektifin hiç de tasvip etmeyeceği şekilde bu parçaları yan yana, üst üste getirdiklerini görüyoruz; optik parçalanmaya maruz bırakılan nesneleri artık resim düzleminde ayırt etmek güçleşiyor. Parçalanmış nesneler resim yüzeyine yapışmış gibi görünüyorlar. Bu yüzden bazı yazarlar analitik kübizm evresini sahte kolaj evresi olarak yorumluyorlar.

Daha sonraki yıllarda (1912-1914) önce Braque ardından da Picasso resimlerinde şablon harfler kullanmaya başlamışlar, resim dokusunu zenginleştirmek için boyaya kum, talaş gibi malzemeler katılmışlardır. Sentetik kübizm adı verilen bu evrenin en önemli yeniliği, önce Picasso’nun daha sonra da Braque’ın kullanmaya başladığı kolaj tekniğidir.

Picasso kendi resimlerine kumaş ve kağıt parçaları, atık malzemeler dahil etmiş, Braque da ‘papier collé’ olarak adlandırılan ve kesik kağıt parçalarının resim yüzeyine yapıştırılmasıyla elde edilen kendine özgü bir kolaj tekniği geliştirmiştir. Geleneksel malzemenin dışında, kitle kültürüne özgü gündelik, sıradan malzemelerin sanat yapıtı öğesi haline gelmesiyle birlikte bu hamle, sanat ile hayat arasındaki kesin sınırları eritiyor: dada kolajları ve fotomontajlarına, Marcel Duchamp’ın hazır-nesnelerine uç verecek bir hamle.

Genelde kolaj, ayrışık parçaların bir bütün içerisinde ortak birlikteliği olarak algılanıyor. Kolaj adı verilen bu bütün içerisinde parçalar, aralarında kurdukları etkileşimle, kendilerine özgü hareketli bir bağ kurarlar. Daha önce farklı bağlamlarda yer alan, totaliter sınıflandırmaların baskısı altında bir arada olmaya zorlanan bu parçalar, ait oldukları bağlamlarda asla mümkün olmayacak yan yana gelişleriyle, yeni bağlantıların, anlam kümelerinin, ilişkilerin ortaya çıkışına kapı aralar. Farklı, ayrışık alanlar arasında yatay bağlantılar kurulur; Deleuze’ün tabiriyle ağacımsı, yani dikine hiyerarşik yapılar değil, birbirlerine sonsuzca yatay olarak bağlanan rizomlar yaratılır. Rizom bir bulaşmadır, ayrıksı öğelerin, alanların birbiriyle temasını, devinimini içerir. Öğelerin birbirlerinden kesin sınırlarla ayrıştırıldığı iktidar mekânında rizomatik bağlantıların kurulması, yeni anlamların, yaşam tarzlarının üretilmesine yol açar. Bu yüzden ayrıksı şeyler arasında bağlantılar kurmak, hayatın içinde yanlamasına ve verevine hareket ederek ayrışık noktalar arasında rizomlar inşa etmek, yaratıcı bir eylemdir. Kolaj bu yaratıcı eyleme olanak sağlıyor.

Resim alanında olduğu gibi yazın alanında da alıntı ile eşanlamlı olarak kullanılıyor kolaj. Örneğin Aragon kolajı bütünüyle alıntı ile bir tutuyordu: “Her alıntı bir kolaj olarak görülebilir.” Geleneksel metnin çizgiselliğinde bir kopukluk, ayrışıklık yaratıp tekçi anlatıyı çoğullaştırmasıyla, farklı söylemleri yan yana getirmesiyle alıntılı metin, şaşırtıcı bağlantıların, yeni anlamların ortaya çıktığı bir döl yatağına dönüşüyor: iktidarın meşru anlamlarının yerine gayrimeşru anlamların üretildiği bir döl yatağı. Kolaj hem gayrimeşru ilişkilerin yaşandığı bir yataktır, hem de gayrimeşru ilişkilerin bir ürünü.

1 yorum:

  1. nesneye b-akışımdaki sabitleme yöneliminden kurtularak özgürleştiğimde kurduğum hayatın, kurguladığım bir gerçeklik kolajı olduğunu fark ederim, böylece hayat gayri meşru bir "hal" ile özgürleşir :)

    YanıtlaSil